özel eğitimde aile eğitimi

Aile Eğitimlerinin Özel Eğitim Öğrencileri Üzerindeki Etkisi

Özel eğitim süreci sadece öğrenciyi değil, aileyi de doğrudan etkileyen bütüncül bir gelişim alanıdır. Aile eğitimi, özel gereksinimli bireylerin eğitiminde başarıyı artıran en önemli destek unsurlarından biridir. Ailenin bilinçli ve etkin katılımı, öğrencinin hem akademik hem de sosyal-duygusal gelişimini doğrudan olumlu yönde etkiler.

özel eğitimde aile eğitimi
özel eğitimde aile eğitimi

👨‍👩‍👧 Aile Eğitimi Nedir?

Aile eğitimi, özel gereksinimli bireylerin bakım, eğitim ve sosyal yaşantısına dair aile bireylerine verilen bilgilendirme ve yönlendirme sürecidir. Bu eğitimler, ailelerin çocuğun eğitim sürecine daha aktif ve bilinçli şekilde katılımını sağlar.

✅ Aile Eğitimlerinin Öğrenci Üzerindeki Etkileri

  • Davranışsal Gelişim: Aile içi tutarlılık, öğrencinin davranışlarını düzenlemesine yardımcı olur.

  • Eğitsel Başarı: Evde devam eden öğrenme süreci, okulda kazanılan becerilerin pekişmesini sağlar.

  • Özgüven Artışı: Ailesi tarafından desteklenen çocuk, kendine güven duyar ve sosyal ortamlarda daha aktif olur.

  • İletişim Becerileri: Aile içi doğru iletişim teknikleri çocuğun sosyal iletişim becerilerini geliştirir.

  • Terapi Süreçlerine Katkı: Ailenin eğitim programlarına uyum sağlaması, terapilerin daha etkili sonuç vermesini sağlar.

özel eğitimde aile eğitimi
özel eğitimde aile eğitimi

🏫 Ünlü Özel Eğitim Merkezi’nde Aile Eğitimleri

Merkezimizde özel eğitim öğrencilerinin gelişimini desteklemek amacıyla ailelere yönelik çeşitli eğitim programları sunulmaktadır:

  • Bireysel danışmanlık seansları

  • Grup eğitimleri ve seminerler

  • Evde eğitim rehberliği

  • Duygusal destek çalışmaları

Amacımız; sadece öğrenciye değil, tüm aile sistemine yönelik kapsamlı bir destek sağlamaktır. Çünkü özel eğitimde başarı, aile-okul iş birliğiyle mümkün olur.

#aileeğitimi #özeleğitim #ailekatılımı #bireyselegitim #ünlüözeleğitim #çocukgelişimi #psikolojikdestek #egitimsart #ankaraözelegitim

özel eğitimde aile eğitimi, aile katılımı özel eğitim, aile destek programı, özel eğitimde aile danışmanlığı, çocuk gelişiminde aile etkisi, Ankara özel eğitim merkezi, Ünlü Özel Eğitim Merkezi aile eğitimi

Read more
Beck Depresyon Ölçeği

Beck Depresyon Ölçeği Nedir? Uygulama Şekli ve Yorumlanması

Beck Depresyon Ölçeği, bireylerde depresyon düzeyini değerlendirmek amacıyla kullanılan bilimsel ve yaygın bir psikolojik testtir. Psikiyatrist Aaron T. Beck tarafından geliştirilen bu ölçek, özellikle klinik değerlendirmelerde ve terapi süreçlerinde başvurulan güvenilir bir ölçüm aracıdır.

✅ Beck Depresyon Ölçeği Nedir?

Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ), bireyin son bir haftalık süreçte yaşadığı duygusal durumları değerlendirmesine olanak tanır. 21 maddeden oluşan bu ölçek, kişinin kendini nasıl hissettiğini belirli ifadeler üzerinden derecelendirmesini sağlar.

Her madde 0 ile 3 puan arasında değerlendirilir ve toplam skor depresyon seviyesini gösterir:

  • 0–10: Minimal depresyon

  • 11–16: Hafif depresyon

  • 17–20: Sınırda klinik depresyon

  • 21–30: Orta düzeyde depresyon

  • 31–40: Ağır depresyon

  • 40+: Çok ağır depresyon

 

Beck Depresyon Ölçeği
Beck Depresyon Ölçeği

🔍 Ölçek Nasıl Uygulanır?

Beck Depresyon Ölçeği, uzman bir psikolog ya da psikolojik danışman eşliğinde uygulanır. Ancak bireyler kendi kendine de doldurabilir. Ölçek sonucunda çıkan skor, bir tanı koymak amacıyla değil; ön değerlendirme yaparak kişiyi yönlendirmek amacıyla kullanılır.

🧠 Ölçeğin Kullanım Alanları

  • Depresyon şüphesi olan bireylerin değerlendirilmesi

  • Terapi sürecinin takibi ve değişimin izlenmesi

  • Eğitim kurumlarında psikolojik destek öncesi tarama

  • Özel eğitim kurumlarında öğrenci duygu durumunun analizi

 

Beck Depresyon Ölçeği
Beck Depresyon Ölçeği

🩺 Ünlü Özel Eğitim Merkezi’nde Kullanımı

Merkezimizde, bireysel psikolojik değerlendirmeler sırasında Beck Depresyon Ölçeği uzman psikologlarımız tarafından uygulanmaktadır. Elde edilen veriler, kişiye özel psikoeğitim programları ve terapi süreçlerine yön verir. Ayrıca veli danışmanlığı kapsamında ebeveynlere de destek sağlanmaktadır.

Depresyon, sadece yetişkinlerde değil çocuklarda ve ergenlerde de görülebilen önemli bir ruh sağlığı problemidir. Erken dönemde yapılan değerlendirmeler, sağlıklı bir gelişim süreci için kritik rol oynar.

#BeckDepresyonÖlçeği #DepresyonTesti #PsikolojikDeğerlendirme #RuhSağlığı #ÜnlüÖzelEğitim #PsikolojikDestek #ErkenTanı #ÇocukPsikolojisi

🔑 Arama Kelimeleri (Search Terms):

beck depresyon ölçeği nedir, depresyon testi, beck ölçeği puanlama, psikolojik değerlendirme araçları, çocuklarda depresyon, özel eğitimde ruh sağlığı, Ankara psikolojik destek merkezi, Ünlü Özel Eğitim Merkezi psikolog

Read more

Dil ve Konuşma Eğitimi

Ünlü Özel Eğitim Merkezi ile Dil ve Konuşma Güçlüklerine Kalıcı Çözümler

Dil ve konuşma bozuklukları, bireyin kendini ifade etmesini ve sosyal yaşama katılımını önemli ölçüde etkileyen gelişimsel ya da edinilmiş sorunlardır. Ünlü Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi olarak, çocuk ve yetişkinlerde görülen dil ve konuşma güçlüklerini bilimsel yöntemlerle değerlendiriyor, bireye özel hazırlanan eğitim programlarıyla etkili bir şekilde çözüme ulaştırıyoruz.

Dil ve konuşma terapilerimiz; gecikmiş konuşma, artikülasyon bozuklukları (sesleri doğru çıkaramama), kekemelik, afazi (sonradan kazanılmış dil bozukluğu), disfazi, ses bozuklukları, gelişimsel dil geriliği gibi birçok alanda uzman logoped ve özel eğitim kadromuz tarafından yürütülmektedir.

Eğitim sürecimizde her bireyin ihtiyaçları detaylı şekilde analiz edilerek kişiye özel terapi planı oluşturulur. Seanslarımız oyun temelli etkinlikler, görsel ve işitsel destekleyicilerle zenginleştirilerek bireyin motivasyonu ve gelişimi en üst düzeyde tutulur.

Ailelerle iş birliği içinde yürüttüğümüz bu süreçte, sadece bireyin değil, ailesinin de bilinçlendirilmesi sağlanır. Böylece terapi sürecinin etkisi günlük yaşama da yansıtılarak kalıcı başarı hedeflenir.

Dil ve konuşma gelişiminde erken müdahale büyük önem taşır. Eğer çocuğunuzda ya da yakınınızda konuşma gecikmesi, kelime haznesinde sınırlılık, sözcükleri yanlış telaffuz etme gibi belirtiler gözlemliyorsanız uzman desteği almak için geç kalmayın.

Image
Read more

Dil ve Konuşma Bozukluğu Nedir? Belirtileri, Nedenleri ve Tedavi Yöntemleri

Dil ve konuşma bozukluğu, bireyin yaşına, gelişim düzeyine ve sosyal çevresine göre beklenen dil becerilerini kazanamaması ya da konuşma yetisinde gecikme veya bozulma yaşaması durumudur. Bu bozukluklar erken dönemde fark edilmediğinde, çocuğun eğitim hayatını, sosyal ilişkilerini ve özgüvenini olumsuz etkileyebilir.

✅ Dil ve Konuşma Bozukluklarının Belirtileri

  • Kelime dağarcığının yaşıtlarına göre sınırlı olması

  • Cümle kurmada zorluk

  • Sesleri yanlış ya da eksik telaffuz etme

  • Kekemelik (akıcılık bozukluğu)

  • Anlamlı konuşma üretememe

  • Duygularını ifade etmede zorlanma

  • Konuşurken mimik ve jestlerle aşırı destekleme

 

🧠 Nedenleri Nelerdir?

Dil ve konuşma bozukluklarının birçok farklı nedeni olabilir:

  • Gelişimsel gecikmeler

  • İşitme problemleri

  • Nörolojik bozukluklar (örneğin serebral palsi, otizm spektrum bozukluğu)

  • Genetik faktörler

  • Psikososyal çevre (ihmal, duygusal travma)

  • Zihinsel yetersizlik

 

🩺 Tedavi ve Destek Yöntemleri

Ünlü Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi olarak, dil ve konuşma bozukluklarında bireysel değerlendirme sonrası kişiye özel terapi planı hazırlıyoruz.

  • Dil ve Konuşma Terapisi: Alanında uzman dil ve konuşma terapistlerimiz, çocuğun ihtiyaçlarına uygun özel seanslar uygular.

  • Oyun Temelli Eğitim: Küçük yaştaki bireyler için oyunla öğrenme modeliyle dil gelişimi desteklenir.

  • Aile Danışmanlığı: Ailelerin terapi sürecine aktif katılımı sağlanarak evde de destekleyici bir ortam oluşturulur.

Erken tanı ve müdahale, dil ve konuşma bozukluklarının iyileşmesinde çok büyük önem taşır. Çocuğunuzda bu belirtileri gözlemliyorsanız, zaman kaybetmeden uzman yardımı almanız gelişim süreci açısından oldukça faydalı olacaktır.

#DilVeKonuşmaBozukluğu #DilTerapisi #KonuşmaGelişimi #ÜnlüÖzelEğitim #ÇocukGelişimi #ErkenMüdahale #DilKonuşmaTerapisti

dil ve konuşma bozukluğu nedir, konuşma terapisi, dil terapisi, konuşma bozukluğu belirtileri, çocukta konuşma gecikmesi, kekemelik tedavisi, özel eğitim merkezi Ankara, Ünlü Özel Eğitim Merkezi

Read more

Disleksi Nedir? Belirtileri, Nedenleri ve Etkili Eğitim Yöntemleri

Disleksi Nedir?

Disleksi, bireyin okuma, yazma, heceleme ve bazen konuşma becerilerinde güçlük yaşamasına neden olan, nörolojik temelli bir öğrenme bozukluğudur. Her ne kadar “okuma bozukluğu” olarak bilinse de, disleksi çok daha geniş bir etkiye sahiptir ve bireyin yaşam kalitesini farklı alanlarda etkileyebilir.

Zekâ ile bir ilgisi olmayan bu durum, erken tanı ve doğru eğitim desteğiyle yönetilebilir. Disleksiye sahip bireylerin birçoğu yaratıcı, analitik düşünebilen, sanatsal veya pratik zekâ alanlarında güçlü bireylerdir.

Disleksi
Disleksi

Disleksi Belirtileri Nelerdir?

Disleksi belirtileri, yaşa ve bireyin gelişimsel düzeyine göre değişebilir. Ancak en yaygın görülen belirtiler şu şekildedir:

  • Harfleri ters ya da karışık yazmak (b-d, p-q gibi)

  • Kelimeleri atlamak, heceleri eksik okumak

  • Okuma sırasında sık sık duraksamak ya da kelimeyi tekrar etmek

  • Yazarken sesleri yanlış harflerle eşleştirmek

  • Sağ ve solu karıştırmak

  • Zayıf hafıza ve odaklanma sorunları

  • Zaman kavramını algılamada güçlük

  • Ritim, ahenk ve sıralama becerilerinde zayıflık

Bu belirtiler özellikle okul öncesi ve ilkokul çağlarında dikkatli gözlemlenmelidir.


Disleksinin Nedenleri

Disleksi genellikle kalıtsaldır. Beynin dil işleme alanlarındaki farklılıklar, bu durumun temel nedenidir. MRI (Manyetik Rezonans Görüntüleme) gibi yöntemlerle yapılan araştırmalar, disleksili bireylerin beyninin, okuma ve dil işleme esnasında tipik bireylerden farklı çalıştığını ortaya koymuştur.

Bununla birlikte, çevresel faktörler ve bazı nörolojik gelişimsel durumlar da disleksi riskini artırabilir. Prematüre doğum, doğumda yaşanan komplikasyonlar veya erken yaşta geçirilen travmalar da etken olabilir.

Disleksi
Disleksi

Disleksi Tanısı Nasıl Konur?

Disleksi tanısı, bir uzman ekibin yaptığı çok yönlü değerlendirme sonucunda konur. Değerlendirmede şu alanlar göz önünde bulundurulur:

  • Bireyin gelişimsel öyküsü

  • Okuma-yazma düzeyi

  • Bilişsel becerileri (dikkat, hafıza, algı vb.)

  • Dil ve konuşma gelişimi

  • Psikolojik değerlendirme

Erken tanı, bireyin okul hayatında yaşayabileceği zorlukların önüne geçmek için kritik öneme sahiptir.


Disleksi ile Baş Etmede Özel Eğitimin Rolü

Disleksi tedavi edilmesi gereken bir hastalık değil, doğru yöntemlerle desteklenmesi gereken bir öğrenme farklılığıdır. Bu noktada özel eğitim kurumları, bireyin ihtiyaçlarına özel hazırlanmış bireyselleştirilmiş eğitim programları (BEP) ile büyük katkı sağlar.

Ünlü Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi olarak disleksi tanısı almış bireylere yönelik:

  • Okuma-yazma becerilerini geliştiren birebir seanslar

  • Hafıza ve dikkat artırıcı bilişsel çalışmalar

  • Multisensory (çok duyulu) öğrenme yöntemleri

  • Aile danışmanlığı ve ev destek programları

sunmaktayız. Amacımız, disleksili bireylerin potansiyellerini en verimli şekilde ortaya çıkarabilmelerine destek olmaktır.

Disleksi
Disleksi

Ailelere Tavsiyeler

  • Çocuğunuzu etiketlemeyin; destek olun.

  • Başarılarını küçük de olsa takdir edin.

  • Okuma saatlerini eğlenceli hale getirin.

  • Öğretmenleri ve uzmanlarıyla sürekli iletişimde olun.

  • Sabırlı ve anlayışlı olun; her çocuğun öğrenme hızı farklıdır.


Sonuç

Disleksi, bireyin tüm hayatını etkileyebilecek bir durum olsa da, erken tanı ve doğru eğitim desteği ile bireyin kendine güvenen, başarılı bir birey olarak gelişmesi mümkündür. Ünlü Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi olarak her çocuğun farklı bir dünyası olduğuna inanıyor; disleksili bireylerin de bu dünyada hak ettikleri yeri alabilmeleri için yanlarında olmaya devam ediyoruz.

#Disleksi #ÖzelEğitim #ÜnlüÖzelEğitim #ÖğrenmeGüçlüğü #DisleksiBelirtileri #AnkaraÖzelEğitim #DisleksiEğitimi #ÇocukGelişimi #DisleksiDesteği #EğitimdeFarkındalık

Read more

RAM Raporu

RAM NEDİR?

RAM’ın açılımı Rehberlik ve Araştırma Merkezi’dir. Rehberlik Araştırma Merkezleri, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı rehberlik, psikolojik danışmanlık ve özel eğitim konularında ailelere ücretsiz hizmet veren merkezlerdir.

RAM’larda Özel eğitim ve Rehberlik olmak üzere iki bölüm vardır. İl ve İlçe Merkezlerinde yer alan RAM’lar, bulundukları bölgelerdeki okullar arası iş birliği ve koordinasyonu sağlamakla yükümlü kurumlardır.

RAM RAPORU NEDİR?

Rehberlik ve Araştırma Merkezlerinde bulunan Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu tarafından yapılan eğitsel değerlendirme sonucunda, destek eğitime ihtiyacı olduğu belirlenen özel gereksinimli bireyler için düzenlenen bir rapordur.

RAM RAPORU NEDEN ALINIR?

Özel eğitim ve rehabilitasyon hizmeti ile desteklenmeye ihtiyacı olan bireylerin, Rehabilitasyon merkezlerinden ücretsiz destek eğitim hizmeti alabilmeleri için RAM raporu alınır.

RAM RAPORU NEREDEN ALINIR?

Okula gitmeyen bireyler, ikamet ettikleri İlçe’nin Rehberlik ve Araştırma Merkezlerinden, okula giden bireyler ise, devam ettikleri okulun bulunduğu Rehberlik ve Araştırma Merkezinden RAM raporunu alabilirler.

RAM RAPORU NASIL ALINIR ?

RAM raporu alabilmek için öncelikli olarak, bireyin tam teşekküllü bir devlet hastanesinden alınmış bir “Engelli Sağlık Kurulu Raporu” olması gerekir.

Bireye ilk kez RAM raporu çıkarılacak ise, bireyin veli ya da vasisi bizzat RAM’a giderek başvuru yapar. RAM, RAMDEVU sistemi üzerinden kişiye değerlendirme randevusu verir. Değerlendirme sonucuna göre de RAM raporu düzenlenip, teslim edilir.

RAM RAPORU ÇIKARMAK İÇİN HANGİ BELGELER İSTENİR?

Bireyin/velisinin ya da okulun yazılı başvurusu,(İlk kez çıkarılacağında başvuru gerekir, yenilemek için gerekmez)
Okula/kuruma kayıtlı öğrenciler için ilk değerlendirmede “Eğitsel Değerlendirme İsteği Formu”, yeniden incelemelerde ise “Bireysel Gelişim Raporu”,
Destek eğitim ile ilgili müracaatlarda Engelli Sağlık Kurulu Raporu,
Birey ve velinin kimlik fotokopisi
4 adet fotoğraf
Vasi tayin edilmiş ise;
Mahkeme kararı,
Vasi belgesi,
Nüfus kayıt örneği
Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine devam eden bireylere ait; Dönem sonu bireysel performans değerlendirme formu , aylık performans kayıt tabloları
RAM RAPORU SÜRESİ NE KADARDIR?
RAM raporları genellikle 1 yıllık olarak düzenlenir. Bireyin ekstra bir özel durumu var ise 6 aylık, bazı durumlarda da 2 yıllık olarak düzenlenebilir.

Fakat RAM raporlarının standart süresi 1 yıldır.

RAM RAPORU NASIL YENİLENİR?

RAM raporu süresinin bitişine 45 gün kala RAMDEVU sistemi üzerinden bağlı bulunan RAM’dan randevu alınır.

RAM’ın istediği evraklar tamamlanarak, randevu günü değerlendirmeye gidilir ve ortalama 1 hafta ya da 10 gün içinde RAM tarafından yeni RAM raporu düzenlenip teslim edilir.

RAM RAPORU İLE BİR YIL İÇİNDE KAÇ KURUM DEĞİŞTİRİLEBİLİR?

RAM raporu ile 1 yıl içinde en fazla 2 kez kurum değişikliği gerçekleştirilebilir.

Fakat zorunlu ikametgah değişimlerinde, aileler RAM’lara başvurarak 3. Kurum değişikliği için talepte bulunabilirler.

RAM RAPORU İLE KAÇ SAAT HİZMET ALINABİLİR?

RAM raporundaki karar sonucuna göre, bireysel hizmet çıkan raporlarla ayda toplam 8 saat, bireysel ve grup hizmeti çıkan raporlarla ise ayda 8 saat bireysel ve 4 saat grup hizmeti alınır.

RAM RAPORUNA NASIL İTİRAZ EDİLİR VE İTİRAZ SÜRESİ NEDİR?

Veli, RAM raporunun kendilerine teslim edildiği tarihten 60(altmış) gün içinde bireyin yeniden değerlendirilmesi isteğiyle, Özel Eğitim Hizmetleri Kuruluna itiraz edebilir.

Okul/kurumlardaki Rehberlik hizmetleri ise, okula/kuruma kayıt tarihinden itibaren en az 70 (yetmiş) iş günlük izleme süreci sonucunda, öğrencinin yeniden değerlendirilmesi isteğiyle Özel Eğitim Hizmetleri Kuruluna itiraz edebilir.

Özel Eğitim Hizmetleri kuruluna yapılacak itirazlar incelenerek, en geç 30(otuz) gün içerisinde sonuçlandırılır.

RAM RAPORU NASIL İPTAL EDİLİR?

RAM raporu iptal edilmez, ram raporuna sadece itiraz edilebilir. Rapor süresi bittiğinde, yeni RAM raporu çıkarılmadığı takdirde, RAM raporunun geçerliliği devam etmez.

Destek eğitim alma konusunda düşünceniz varsa bizlere ulaşarak bilgi alabilir, ücretsiz değerlendirme testi yaptırabilirsiniz. Paksoy Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi olarak RAM Raporu için gerekli yönlendirmeleri yapıyoruz.

Read more

Down Sendromu Nedir?

Down sendromu, genetik bir farklılık, bir kromozom anomalisidir. En basit anlatımı ile sıradan bir insan vücudunda bulunan kromozom sayısı 46 iken Down sendromlu bireylerde bu sayı üç adet 21. kromozom olması nedeniyle 47 olmaktadır. Down sendromu tedavi edilmesi gereken bir hastalık değil, genetik bir farklılıktır. Hücre bölünmesi sırasında yanlış bölünme sonucu 21. kromozom çiftinde fazladan bir kromozom yer alması ile meydana gelir. Down sendromuna sebep olduğu bilinen tek etmen hamilelik yaşıdır, 35 yaşüstü hamileliklerde risk artar. Ancak genel olarak genç kadınlar daha fazla bebek sahibi olduğundan Down sendromlu çocukların %75-80’i genç annelerin bebekleridir. Ülke, milliyet, sosyo-ekonomik statü farkı yoktur. Ortalama her 800 doğumda bir görülür. Tüm dünyada 6 milyon civarında Down sendromlu birey yaşamaktadır. Türkiye’de tam bir veri yok ama yaklaşık 70.000 Down sendromlu kişi olduğu tahmin ediliyor. Hafif veya orta seviye zihinsel ve fiziksel gelişim geriliğine sebep olur.

47 kromozom nasıl olur?

İnsan vücudunu oluşturan kromozomların 23 tanesi anneden, 23 tanesi ise babadan gelmektedir. Down sendromunda 21. kromozom 2 değil 3 adet olmaktadır (Bu sebepten dolayı Down sendromu Trisomy 21 diye de bilinmektedir). Bunun sonucu olarak toplam kromozom sayısı 46 değil 47 olmaktadır.

Risk Faktörleri

35 yaş üstü kadınlarda Down Sendromlu ve diğer kromozom anomalileri riski fazladır. 20 yaşında bir annenin Down Sendrom’lu çocuk doğurma ihtimali 1/1441 iken, bu risk 30 yaşında 1/959’a, 40 yaşında 1/84’e ve 50 yaşında ise 1/44’e çıkar.

Daha önce Down sendromlu bir çocuk doğuran annede, tekrar bu sendromu sahip çocuk sahibi olma ihtimali yüksektir.

Down Sendromu genetik yapıdaki bir değişiklik sonucu oluşur. Günümüzde bu durumun kesin nedeni bilinmemektedir. En yaygın Down Sendromu tipinde kalıtsal geçiş yoktur.

Down sendromunun Translokasyon veya mozaisizm adı verilen türlerinde ise, kalıtsal geçişlilik (aile üyeleri arasından aşağıya doğru) olabilmektedir.

Değişik tipleri var mı?

3 tip Down sendromu vardır.

1-Trisomy 21: Down sendromlu nüfusunun %90-%95’ini oluşturan standart tiptir. Bu tipte fazladan bir adet 21.kromozom yumurta veya sperm hücresinden gelmekte veya döllenmenin daha ilk aşamalarındaki bir noktada yanlış bölünme nedeniyle (yani kromozomlar bölünürken birbirine yapışık kalması ve bu yapışıklığın bir taraftan 2 diğer taraftan da 1 kromozom gelmesine yol açması nedeniyle) yeni hücreler 3’er adet kromozom ile toplam 47 kromozom olarak oluşurlar.

2- Translokasyon: Down sendromlu nüfusunun %3-%5’ini oluşturan tiptir. Bu tipte 21.kromozomun bir parçası koparak başka bir kromozoma (örn. 14.kromozom gibi) yapışmaktadır. Birey adet olarak 46 kromozoma sahiptir ama genetik bilgi olarak 47 kromozom bilgisi vardır. Burada da 21.kromozom 3 adet olduğundan birey standart tipteki aynı özellikleri gösterir. Down sendromunun diğer tipleri kalıtımsal değildir. Yalnız translokasyon tipte ebeveynlerden bir tanesinin taşıyıcı olması durumunda Down sendromu kalıtımsal olmaktadır. Bu oran %33’dür. Eğer taşıyıcı anne ise translokasyon Down sendromlu çocuk doğurma olasılığı %20, taşıyıcı baba ise %5-%2 arasındadır. Translokasyon tipte ileriki doğumlardaki risklerin bilinmesi açısından genetik danışmanlık daha önemli olmaktadır.

3- Mozaik: Down sendromlu nüfusunun %2-%5’ini oluşturan tiptir: Bu tipte bazı hücreler 46 kromozom taşırken bazıları 47 kromozom taşımaktadır. Yanlış bölünme döllenmenin ileri aşamalarında gerçekleştiğinde bir hat 46 kromozom diğer hat ise 47 kromozom olarak devam eder ve mozaik bir yapı oluşturur.

Özellikler nelerdir?

Down Sendromunun Fiziksel Belirtileri Arasında;
Küçük eller ve ayaklar
Yaşıtlara oranla daha kısa boy
Zayıf kas tonu
Avuç içlerinde tek bir enine çizgi
Ayakta 1’inci ve 2’nci parmaklar arasındaki mesafe ise normalden fazla olması
Bu özelliklerin hepsi veya birkaçı görülebilir.

Down Sendromunda Görülen Bilişsel ve Davranışsal Belirtiler;
Konuşma ve dil gelişiminde gecikmeler
Emekleme ve yürüme becerilerinde gecikme
Dikkat sorunları
Uyku zorlukları
İnatçılık ve öfke nöbeti
Tuvalet eğitiminde gecikme
Down Sendromlu çocuklarda doğum sonrası emmede güçlük, kaslarda gevşeklik (hipotoni) görülür. Bu bebeklerde yenidoğan sarılığına sık olarak rastlanır. Şüphelenilen bebekten kan alınıp kromozom analizi yapılması gerekir.
Down sendromlu bebekler istisnalar olmakla beraber yaşıtlarından daha yavaş büyürler. Zihinsel gelişimleri geriden gelmektedir. Bu gerilik yaş büyüdükçe daha belirgin olarak gözükmekte, ancak uygun eğitim programları ile Down sendromlu çocuklar pek çok başarıya imza atmakta ve toplum hayatı içinde anlamlı hayatlar kurabilmektedirler. Burada düzenli ve disiplinli bir eğitim programı ve bol tekrar en önemli faktördür.

Down sendromlu bireyler genel olarak yaşıtlarından daha kısa boylu olurlar ve metabolizmalarının yavaş çalışması nedeni ile doğru beslenme alışkanlığı edinmezlerse ileri yaşlarda kilo problemi yaşayabilirler.

Farklı derecelerde olmak üzere kas gevşekliği (Hipotoni) nedeni ile fizyoterapi desteğine ihtiyaç duyarlar. Bebeğiniz doğar doğmaz biz fizyoterapist ile görüşerek bilgi almanız ve ileriye dönük bir destek programı hazırlamız çok önemlidir. Hipotoninin az veya fazla olmasına göre bazı bebekler uzun süre başlarını bile tutmakta zorlanabilirler ancak fizyoterapi desteği ile gelişim basamaklarını kendi hızlarında tamamlar.

Down sendromlu bireyler bazı rahatsızlıklara daha yatkın olabilmektedirler. Bu yüzden sağlık kontrollerinin aksatılmadan ve zamanında yapılması, doğru sağlık danışmanlığının alınması hayati önem taşımaktadır.

Tedavi yöntemleri

Down sendromu tedavi gerektiren bir hastalık değil farklılıktır. Down sendromlu çocukların sağlık sorunlarının ve gelişimlerinin yakından takibi sağlanmalıdır. Erken çocukluk döneminde yapılan bu takip sayesinde kişinin hem sağlıklı hem de etkin bir yaşam sürdürmesi mümkün olur.

Ailelerin çocukları için yapacağı en faydalı eylem yıllık takiplerini düzenli yaptırmaları, onun eğitim hayatına ve sosyal hayata katılımını sağlamalarıdır.

Bu sayede, hayatın getirdiklerini yaşıtlarının gerisinde izleyen ve diğer insanların onları farklı algılamalarını da aşmak zorunda kalan Down Sendromlu çocuklar, üretken ve dolu bir hayat yaşayabilir. Down Sendromlu çocuklar iyi eğitim görürlerse kendilerine bakabilecek basit işlere yatkınlık göstererek meslek sahibi olabilir.

Zihinsel geriliğin dereceleri var mıdır?

Her çocuk gibi Down sendromlu çocuklar da farklı zeka seviyesine, yetenek ve kişiliğe sahiptirler. Burada kilit nokta çocuğunuzun kapasitesini maksimum düzeyde kullanabilmesi için zamanında ve doğru desteği alabilmesidir. Erken eğitim programları, fizyoterapi, dil terapisi, alternatif terapiler, oyun grupları gibi seçenekler aileler tarafından iyice değerlendirilmeli ve doğru kaynaklara ulaşılarak karar verilmelidir.

Olası Hastalık ve Risklere Karşı Down Sendromuna Sahip Çocukların Takip, Eğitim ve Tedavi Süreci Şunları Kapsar:
Çocuğun gelişimini, zihinsel ve motor becerilerini, sağlık risklerini ve aşılarının takibi için Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları uzmanı takibi
Doğum sırasında ya da sonrasında ortaya çıkabilecek sağlık sorunlarının takibi için branş uzmanları (Örneğin, kardiyolog, endokrinolog, çocuk genetik uzmanı, KBB ve göz doktorları)
Konuşma becerilerini geliştirmek için konuşma terapisi
Kasları güçlendirmek ve motor becerileri geliştirmek amacıyla fizik tedavi
Motor becerileri iyileştirmek ve günlük yaşamdaki işleri kolaylaştırmak için mesleki terapi
Down sendromuna eşlik edebilecek duygusal zorlukları yönetmeye yardımcı olmak için davranışsal terapi.
Çocuğum ilerde neler yapabilir?
Eskiden okuyamaz bile denilen bu bireyler artık lise, hatta üniversite bitirebilmekte, ikinci bir dil öğrenebilmekte, çalışabilmekte, bağımsız veya yarı bağımsız hayatlar sürebilmektedirler. Bu yüzden hayallerimize sınır koymamalıyız. Bir yandan hayallerimiz sınırsız da olsa çocuğumuzu doğru değerlendirerek ayakları yere basan, gerçekçi gelecek planları yapmanın onun mutluluğunun anahtarı olduğunu da unutmamalıyız. Ayrıca Down Sendromlu çocukların erken yaşta evin dışında fiziksel aktivitelere katılmalarının teşvik edilmesi, özellikle ergenlik ve sonrası artan obezite açısından da koruyucu rol oynar.

Her zaman mutlu oldukları doğru mu?

Zihinsel engelli olmak duygusal engelli olmak demek değildir. Down sendromlu bebekler her şeyden önce bebeklerdir. Beslenme, temizlenme, sevilme ihtiyacı duyan, acıkınca, sıkılınca ağlayan, kızan, küsen, gülen, geceleri sizi uyutmayan bebekler olacak. Down sendromlu gençler de cinsel kimlikleri bulunan, ergenlik bunalımı yaşayan, aşık olan, kalbi kırılan, kardeşi ile kavga eden, kapıları vurup bangır bangır müzik dinleyen, gülen, dans eden gençlerdir. Bizler gibi onlar da tüm duyguları yaşarlar.

Read more

Uzmanlık Alanlarımız

Anne – Baba Eğitimi

Özel eğitim her şeyden önce ailenin yaşamının tam da içine girmiş olan bir durumdur. Çocukların daha iyi durumda olabilmesi ya da çok daha kötü hale gelmelerini engelleyebilme adına verilecek en ideal eğitim anlayışının içerisinde ailenin yeri ve yapması gerekenleri eksiksiz yerine getirmesi belki de en kritik konudur. Özel eğitim her

Dikkat Eksikliği

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), erken çocukluk yıllarında başlayan bir hastalıktır. DEHB bulunan çocukların dikkat süreleri akranlarından çok daha kısadır. Evde ve okulda dikkatlerini yoğunlaştırmakta zorluk çekerler, çünkü onlar önemli-önemsiz duyumları ayırt etmekte zorlanırlar. Sınıfta hem öğretmeni duyarlar, hem caddedeki arabayı, hem de yandaki sandalyenin gıcırtısını. Aynı şekilde, hem ders

Dil ve Konuşma Eğitimi

Ünlü Özel Eğitim Merkezi ile Dil ve Konuşma Güçlüklerine Kalıcı Çözümler Dil ve konuşma bozuklukları, bireyin kendini ifade etmesini ve sosyal yaşama katılımını önemli ölçüde etkileyen gelişimsel ya da edinilmiş sorunlardır. Ünlü Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi olarak, çocuk ve yetişkinlerde görülen dil ve konuşma güçlüklerini bilimsel yöntemlerle değerlendiriyor, bireye

Down Sendromu

Down sendromu, genetik bir farklılık, bir kromozom anomalisidir. Down Sendromu tedavi edilmesi gereken bir hastalık değil, genetik bir farklılıktır. 3 tip Down sendromu vardır. 1-Trisomy 21: Down sendromlu nüfusunun %90-%95’ini oluşturan standart tiptir. Bu tipte fazladan bir adet 21.kromozom yumurta veya sperm hücresinden gelmekte veya döllenmenin daha ilk aşamalarındaki bir noktada yanlış bölünme

Duygu ve Davranış Bozukluğu

Duygu ve davranış bozukluğu olan öğrencilerin sorunu, çoğunlukla ilk bakışta fark edilmemektedir. Yaşına uygun olmayan sosyal ve kültürel normlardan farklı duygu­sal tepki ve davranışlar göstermesi nedeniyle özel eğitim ve destek eğitim hizme­tine ihtiyacı olan bireylerdir. Duygu ve davranış bozukluğu olan bireyler, Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’nde (2006), “yaşına uygun olmayan sosyal

Fizik Tedavi ( Fizyoterapi )

Fizik Tedavi: hareket kusurlarını düzeltmeyi veya hareket yeteneğini yeniden kazandırmayı amaçlar. Kişinin hastalığı sebebi ile karşılaştığı tüm bedensel yetersizliklerini yenmesine ve kendi kendine yeter duruma gelmesine yardımcı olur. Fizik Tedavi: hareket kusurlarını düzeltmeyi veya hareket yeteneğini yeniden kazandırmayı amaçlar. Kişinin hastalığı sebebi ile karşılaştığı tüm bedensel yetersizliklerini yenmesine ve kendi

Hiperaktivite Bozukluğu

Çocuk yaşlarda başlayan dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu çocuğun ömür boyu yaşam kalitesini etkileyebilecek güçte bir problemdir ve muhakkak teşhis/tedavi edilmesi gerekmektedir. Aşırı hareketlilik, dikkat ve konsantrasyon bozukluğu, dürtüsellik (impulsivite) şeklinde açığa çıkan psikiyatrik sorunlardan biridir. Evde ve okulda dikkatlerini yoğunlaştırmakta zorluk çekerler, çünkü onlar önemli-önemsiz duyumları ayırt etmekte zorlanırlar.

Mikrosefali

Anne karnında gelişimine devam eden bebeğin kafasının normal boyutlardan küçük ölçülmesi mikrosefali olarak ifade edilir. Bu durumun tanısı, hamileliğin ilk haftalarında da konulabileceği gibi, daha çok ilerleyen hamilelik haftalarında konulmaktadır. Mikrosefali iki ana grupta değerlendirilir. Birincil mikrosefali nedir? Birincil mikrosefali hamileliğin ilk yedi aylık döneminde bebeğin anormal gelişmesi nedeni ile

Özel Öğrenme Güçlüğü ( Disleksi )

Özel Öğrenme Güçlüğü, Okuma Bozukluğu, Yazılı Anlatım Bozukluğu, Matematik Bozukluğu alt gruplarını içerir. Özel Öğrenme Güçlüğü, bir çocuğun zekası normal ya da normalin üstünde olmasına rağmen, dinleme, düşünme, anlama, kendini ifade etme, okuma- yazma veya matematik becerilerinden bir ya da birkaçında yaşıtlarına ve zekasına oranla düşük başarı göstermesidir. Özel öğrenme

Rett Sendromu

Rett sendromu, yaygın gelişimsel bozukluklardan birisi olarak sınıflandırılan nörolojik bir rahatsızlıktır. Genellikle kızlarda görülen bir durumdur. Rett sendromlu kızlar yaşamlarının ilk (6-18) aylarına dek tamamen normal ya da normale yakın gelişim gösterirlerken önce hızlı bir gerileme ile öğrenilen becerileri unuturlar sonra da uzun bir duraksama devresine girerler. Rett Sendromu Belirtileri:

Serebral Palsi

Bebeklikte veya çocukluk çağının ilk başlarında ortaya çıkan vücut hareketlerini ve kas koordinasyonunu kalıcı şekilde etkileyen nörogelişimsel bir bozukluktur. Serebral Palsi’nin tamamen iyileştirilmesi mümkün değildir, tedavi genellikle becerilerini geliştirir. Serebral palsi; doğum öncesinde, doğum sırasında ve doğum sonrası erken dönemdeki, beyin hasarı sonucu ortaya çıkan, ilerleyici olmayan ancak yaşla birlikte

Zihinsel Yetersizlik

Zihinsel Engellilik; doğum öncesi, doğum sırası ve doğum sonrasında çeşitli nedenlere bağlı, genel zihinsel işlevlerde normallerden önemli derecede gerilik ve bunun yanı sıra uyumsal davranışlarda da yetersizlik gösterme durumudur. Zihinsel engellilikte 3 temel özellik vardır: 1- Genel zeka işlevinin belirgin derecede ortalamanın altında olması. 2- Yaşadığı toplumdaki kendi yaş grubu

Read more

Anne – Baba Eğitimi

Özel eğitim her şeyden önce ailenin yaşamının tam da içine girmiş olan bir durumdur.

Çocukların daha iyi durumda olabilmesi ya da çok daha kötü hale gelmelerini engelleyebilme adına verilecek en ideal eğitim anlayışının içerisinde ailenin yeri ve yapması gerekenleri eksiksiz yerine getirmesi belki de en kritik konudur.

Özel eğitim her şeyden önce ailenin yaşamının tam da içine girmiş olan bir durumdur. Özel eğitim ihtiyacı duyan bir çocuğa sahip olan ailelerimiz kendi çocuklarının eğitiminde en önemli rolü oynarlar. Çocukların daha iyi durumda olabilmesi ya da çok daha kötü hale gelmelerini engelleyebilme adına verilecek en ideal eğitim anlayışının içerisinde ailenin yeri ve yapması gerekenleri eksiksiz yerine getirmesi belki de en kritik konudur.

Kaç yaşında olursa olsun bir bireyin eğitiminde anne-babanın, çocukla yakından ilgilenen kişilerin ve öğretmenlerin eşgüdümlü çalışması önemlidir. Farklı özelliklere sahip çocuklar söz konusu olduğunda ise ev-okul paralelliğinin sağlanabilmesi, çeşitli becerilerin daha hızlı biçimde öğretilebilmesi ve öğretilen becerilerin farklı kişi/durum/ortamlara genelleştirilebilmesi açısından anne-baba ve öğretmenin işbirliği içinde çalışmalarının önemi daha fazla ortaya çıkmaktadır.

Çocuklarında gelişimsel yetersizlikler olduğunda aileler tüm aile bireylerini günlük yaşama katabilmek için pek çok normal etkinlikte uyarlama yapmak zorunda kalabilmektedirler. Böyle zamanlarda anne-babalar ve kardeşler çocukları için adeta birer öğretmen olmaktadırlar. Onlar, çocukları üzerinde etkili olabilecek durumları kestirebilmeleri nedeniyle, pekiştirme ve ceza tanımlarına uygun olarak, doğal olarak çocuklarını pekiştirebilen kişilerdir.

Image

Seminer ve eğitimler aileyi bilgilendirme ile birlikte o güne kadar ailenin fark edemediği bazı sorunların ve çözümlerinin de gün yüzüne çıkarılmasını sağlayacaktır. Bu süreçle birlikte aile kendi çocuğunu daha da yakından tanıma şansına sahip olmuş olacak ve çocuğun neler yapıp neler yapamayacağının farkına vararak belki de çocuğunu yeniden keşfedecektir. Bu keşif en çok özel eğitim alan çocuğun kendini daha kolay ifade edebilmesine ve çocuğumuzu daha kolay anlayabilmemize sağlayacaktır.

Özel eğitim aile ile başlar, aile ile var olur, ailede şekillenir. Bu yüzden etkili bir özel eğitimin en önemli yapı taşı ailedir.

Anne-Baba Eğitiminin Amaçları 

Anne-baba eğitiminin amaçları aşağıdaki gibi sıralanabilir:

a) Ailenin, çocuğun durumunun kabulünü sağlamak

b) Ailenin, haklarını ve sorumluluklarını anlamasını sağlamak

c) Aile ile iş birliği yapmak

ç) Ailenin çocuğu ile ilgili programları evde uygulamasını sağlamak

d) Aileyi diğer kaynaklar hakkında bilgilendirmek

Aile eğitimi aşağıdaki ilkeler dikkate alınarak uygulanmalıdır:

1. Aile eğitimi hizmetleri, her ailenin gereksinimleri ve tercihleri dikkate alınarak bireyselleştirilmelidir. Farklı aile hizmet türü ve düzey seçenekleri oluşturulmalıdır.

2. Her ailenin ve her çocuğun güçlü yönleri vardır. Bu güçlü yönler ortaya çıkarılmaya çalışılmalıdır.

3. Zihinsel yetersizliği olan bireylere yönelik eğitimlerde aile ile empati kurulup hizmet verildiğinde aile eğitimi daha verimli olur.

Read more

Hiperaktivite Bozukluğu

Çocuk yaşlarda başlayan dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu çocuğun ömür boyu yaşam kalitesini etkileyebilecek güçte bir problemdir ve muhakkak teşhis/tedavi edilmesi gerekmektedir.

Aşırı hareketlilik, dikkat ve konsantrasyon bozukluğu, dürtüsellik (impulsivite) şeklinde açığa çıkan psikiyatrik sorunlardan biridir.

Evde ve okulda dikkatlerini yoğunlaştırmakta zorluk çekerler, çünkü onlar önemli-önemsiz duyumları ayırt etmekte zorlanırlar. Sınıfta hem öğretmeni duyarlar, hem caddedeki arabayı, hem de yandaki sandalyenin gıcırtısını. Aynı şekilde, hem ders anlatan öğretmeni görür, hem tahtadaki resimleri, hem de yanındaki arkadaşının kazağındaki çizgileri. Odaklanmakta o denli zorlanırlar ki, büsbütün vazgeçerler. Sadece ilgilerini çokça çeken heyecanlı bir film ya da bilgisayar oyununa konsantre olabilirler ve aileler bu nedenle ‘isterse yapar’ düşüncesine kapılır.

Yaşıtlarına oranla fazlaca hareketlidirler. Elleri dursa, ayakları durmaz. Uzun süre aynı yerde oturamazlar ve çok konuşmalarıyla dikkat çekerler.

Davranışlarını organize edemezler ve planlı çalışamazlar. Genellikle, sonunu düşünmeden eyleme geçerler. Tehlikeyi kestiremezler ve çok zaman küçük kazalara maruz kalırlar.

DEHB, kişiyi ömür boyu takip edebilecek bir hastalık olduğu gibi çocuklarda daha sık gözlemlenir ve yaş ilerledikçe -genellikle- belirtilerini kaybeder. Çocuk yaşlarda başlayan dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu çocuğun ömür boyu yaşam kalitesini etkileyebilecek güçte bir problemdir ve muhakkak teşhis/tedavi edilmesi gerekmektedir. Aynı zamanda özgül öğrenme güçlüğü (ÖÖG)’nün bir alt tipidir. ÖÖG olarak bilinen 3 ana güçlük; disleksi, diskalkuli ve disrafi genellikle dikkat eksikliği ile birlikte gözlemlenir.

Hiperaktif Nedir: Aşırı hareketlilik ve dikkatsizlik gibi öğrenmeyi etkileyecek güçte sorunlar yaşayan çocuklara hiperaktif denir.

  1. Aşırı hareketlilik, oturduğu yerde duramama.
  2. Aşırı konuşma
  3. Mobilyalara veya tırmanma amacı taşımayan nesnelere tırmanma
  4. Bir odanın içinde dahi olsa dolaşmaya çıkma, tabiri caizse amaçsız volta atma

Şeklinde görülen davranışlar hiperaktivite belirtileri olarak değerlendirilebilir.

Image
Read more